Geçen yarım asırdan öğrendiklerimiz gelecek 50 yılımızı aydınlatıyor

2013 yılında Hollanda Türk toplumunun, Hollanda’ya göç edişinin 50. yılını kutlayacağız. Farkında olamadan bu ülkede yarım yüzyılımızı doldurduk. Bu sebeple gelecek elli yıla bakmak ve gerekli dersleri çıkarmak için bazı konuları şimdiden sizinle paylaşmak istiyorum.

Artılarımız
Yaklaşık 400 bin kişilik nüfusu ile Hollanda’nın en büyük göçmen topluluğunu oluşturuyoruz. Geldiği ülkesi ile bağı ve ilişkileri en güçlü olan göçmen grubuz. Camiler ve eğitim kurumlarımızla dini ihtiyaçlarımızı karşılayacak alt yapımızı oluşturduk. Yüksek öğrenim gören kızlarımızın sayısı her geçen gün artıyor. Girişimcilikte diğer azınlık gruplardan açık farkla öndeyiz. Çalışan nüfusumuzun üçte biri, sayısı15 binden fazla olan girişimcilerimizin yanında çalışıyor. Siyasetteki varlığımız ve etkinliğimiz göz doldurmaya devam ediyor. Türk toplumu devlet sekreterliği düzeyine kadar yükselen başarılı örnekler ortaya çıkardı.

Eksilerimiz
Bu başarılarımızın yayında eksiklerimiz de var. İşsizlik Türkler arasında hala ülke ortalamasının çok üzerinde. Okulu diplomasız terk eden gençlerimizin oranı yüreğimizi yakıyor. Hollandaca eksikliğimiz ortada. Uydu yayınlarındaki dizilere ayırdığımız zamanı çocuklarımızın gelişmesi için ayırmıyoruz. Çalışan kadınlarımızın sayısı çok düşük seviyede. Aile içi şiddet ve namusa dayalı şiddetin önüne geçemedik.

Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadelede Hollandalı komşularımızı kazanmak konusunda becerikli değiliz. Kendi içine kapanan bir topluluk olarak görülüyoruz.

Gelecek için doğru hedef, doğru plan gerekli
Bu noktaya gelmemizin en önemli sebebi; önceden verilmiş kararlarla değil, günlük gelişmelere göre değişen davranışlarımızla hayatımıza yön vermemizdir. Yarım yüz yılımızı doğru yönetemedik. Hollanda devleti de bu süreci tam anlayamadı. Ama artık önümüze bakarken daha planlı olmalıyız. Hedeflerimiz iyi seçmeli ve bu hedefler için gerekli donamıma sahip olmalıyız. Aksi halde bu günkünden daha geri duruma düşebiliriz.

Siyasette geri adımlar gelebilir
50 yıldır mücadeleler verilerek kazanılan haklar bir, bir geri alınmak istenmektedir. Seçme ve seçilme hakkından başlayacak olursak; 30 yıl önce Rotterdam Charlois ilçesinden ilk meclis Belediye üyemizi seçtik! Otuz yıl aradan sonra ülke çapında 200’den fazla meclis üyemiz var. Bir ilçede belediye başkanımız ve iki ilçede belediye başkan yardımcılarımız görevde. Şimdi Wilders destekli azınlık Rutte Hükümeti ilçe belediyelerini kaldırmak için teklif hazırladı ve meclise gönderdi bile! Buradaki amacın yabancıların önünü kesmek olduğu herkes tarafından aşikârdır! Toplumumuzun bütün kesimlerinin bu konuda uyanık olması gerekiyor.

Dışlanmaya tepki göstermeliyiz
New York kentine 2001 yılında yapılan saldırılardan sonra Hollanda’daki Müslümanlar hedef haline getirildi. Daha önceki konumumuz ve bu ülkeye yaptığımız katkılar bir çırpıda önemsiz hale geldi. Wilders gibi popüler politikacılar yabancıları şiddet ve terör yanlısı, kadına şiddetten yana, cinsel ayrımcılık taraftarı ve uygarlık düşmanı olarak gösterip, toplumdan dışlamak konusunda önemli başarılar elde etti. Buna karşı tepki vermek konusunda uzun zaman zorlandık. Toplumdan dışlanmanın önüne geçecek ve bizim de bu ülkenin huzuru ve refahından yana olduğumuzu ortaya koyacak çalışmalar içinde olmamız gerekiyor.

Emeklilere sahip çıkalım
Bilindiği gibi Hollanda’daki emekli sandığından eksiksiz maaş almak için 15 yaşından 65 yaşına kadar Hollanda’da yaşamanız gerekmektedir. Yani Hollanda’ya 20 yaşında geldiyseniz eksik emekli maaşı alıyorsunuz. Bu sorun, daha önceki hükûmet tarafından çözülmüştü. Sosyal İşler Bakanı bu boşluğu emekli sandığı ile anlaşıp, ek maaş ile doldurmuştu. Şimdi yapılacak kısıtlamaların başında bu ek maaşın kaldırılması gelmektedir. Demek ki; geri başa döndük. Bu  konuda mağdur olacak kişiler, birinci kuşak Türklerdir. En zor işlerde, en kötü koşullarda büyük özveri ile çalışmış bu kuşağa sahip çıkmak gerekiyor.

Eğitim
Kaydedilen çok sayıda başarıya rağmen, kabul edilemez sayıda gencimiz okullarını diplomasız terk etmektedir. Bunun çok sayıda nedeni olabilir ama hiç bir neden bu kadar sayıda Türk kökenli gencin okullarını diplomasız terk etmesini haklı çıkaramaz! Hollanda Türk toplumu bir şekilde bunun önüne geçecek çareleri bir an önce üretmek zorundadır.

Misafir mi, ev sahibi mi?
Kanımca bu ülkede adam yerine konulmanın olmazsa olmaz şartlarından bir tanesi bu ülkede misafir mi yoksa ev sahibi mi olduğumuza karar vermektir. Çünkü misafire misafir gibi davranılır, ev sahibine ev sahibi gibi.

Hollandaca gerekli
Unutmayalım. 50 yıldır içinde yaşadığımız ve muhtemelen de geri gitmeyeceğimiz bu ülkenin dilini herkesten daha iyi bizim konuşmamız gerekmektedir. Çünkü dil; bu ülkedeki bütün kapıların anahtarıdır. “Biz mahkemeyi kazandık, Türkler uyum kurslarına katılmaya zorunlu tutulamaz” diye düşünüp, dil öğrenmeyi bir kenara koyamayız. Tabi ki tepeden inme ve herkesi bir kefeye koyan bir mantıkla dil ve uyum kursu düzenlenmesine karsıyız! Hollandacayı öğrenmenin kendimiz, ailemiz, toplumumuz ve içinde yaşadığımız ülke için ne kadar için ne kadar faydalı olacağını düşünürsek, bu imkânları fırsata dönüştürmenin önemini görürüz.

Sorumluluklarımızı bilelim
Bu ülkeye sahip çıkmak gerekli. Bu ülkede olan her şey bizi de ilgilendiriyor.  Bunun için sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Bunu kendi evimizden başlayarak, binamıza, sokağımıza, parkımıza, mahallemize, ilçemize, şehrimize sahip çıkarak yapabiliriz. Yasa dışı işlere karışanlara karşı tepki göstermeliyiz. Bu gün başkasına zarar veren, yarın bize de zarar verebilir. Ortak yaşam alanlarımıza sahip çıkmalıyız. Sokakları temiz tutmak sadece çöpçülerin değil, hepimizin görevi olmalıdır. Yani evimizi nasıl temiz tutuyorsak, yasadığımız her ortamı da öyle temiz tutmalıyız. O zaman şehrimiz daha fazla yaşanabilir bir hale gelecektir.

Haklarımıza birlikte sahip çıkalım
Mali kriz gerekçe gösterilerek bir çok alanda kısıtlamalar yapılıyor. Sendikalar etkisizleştiriliyor. Hizmetler şirketlere devrediliyor. İşten çıkartmalar artıyor. Bu olumsuz gelişmelere karşı toplumun dayanışma içinde olması gerekiyor. Hollandalı ve yabancı kökenli yurttaşların ortak mücadelesi için çaba sarf etmeliyiz. Kenarda durarak, geleceğimize sahip çıkamayız. Yoksulluğa, işsizliğe ve adaletsizliğe karşı Hollandalılarla vereceğimiz ortak mücadele, ırkçılığa karşı en iyi tepkidir.

Bu ülkede misafirlikten, ev sahipliğine geçersek bir çok sorunun üstesinden geleceğimizden hiç kuşkum yoktur. Bu duygular ile Doğuş gazetesine bana bu görüşlerimi sizlerle paylaşmam için verdiği fırsattan dolayı teşekkür ediyorum. Aynı zamanda Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

Saygılarımla,

Zeki Baran
Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu Genel Başkanı